Baroque
Hoşgeldiniz, RPG'ye katılabilmek için lütfen üye olunuz.
Baroque
Hoşgeldiniz, RPG'ye katılabilmek için lütfen üye olunuz.
Baroque
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Baroque


 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
RPG için önce lütfen karakter sayfanızın açılmasını bekleyiniz. http://bit.ly/KZMKRO
Arena başvurularını biran önce yapınız. Büyük fırsat kaçmaz. Grup edinme bölümünden bir takıma sahip olabilirsiniz.
Örnek Karakter Sayfası: http://bit.ly/MQr2VK
Adanın Bayrağı: http://bit.ly/NcOafW Adanın Haritası: http://bit.ly/Pp2Nil Hikaye ve Güçler: http://bit.ly/MJ3Byi

 

 Joey Taylor'ın Günlüğü.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Dave 'Arnold' Venus
Foruma Isınan Üye
Dave 'Arnold' Venus


Mesaj Sayısı : 68
Kayıt tarihi : 30/06/12
Yaş : 29

Joey Taylor'ın Günlüğü. Empty
MesajKonu: Joey Taylor'ın Günlüğü.   Joey Taylor'ın Günlüğü. EmptyPerş. Tem. 19, 2012 6:46 pm

Joey'in Günlüğü 1
Bu sabah erken kalkmıştım.Nedenini bilmiyorum ama yatağımda bir türlü rahat edemedim.Yatak onda yatıp,uyumamı istemiyordu kalkmam için zorluyordu sanki.Kalktım,yatağımda birkaç dakika boş boş oturdum.Bir şeyler düşünüyordum ama sonradan unuttum ne düşündüğümü.Kalktım yüzümü yıkadım.Kafamı kaldırdım ve aynada kendime uzun süre baktım.Giderek yaşlanıyordum,yüzümdeki kırışıklıklar gün geçtikçe kendini daha da çok belli ediyordu.Yüzümden akan su damlaları lavaboya düşünce ses çıkarıyordu.Hayvanlarım bir o kadar sessizdi.Onları duymak istiyordum,bu dünyada beni anlayan tek canlıları...

Sakallarım epey uzamıştı..Artık onları kesmeliydim.Banyoma girdim ve onları kestim.Yüzümü tekrar yıkadım ve odama geri döndüm.Günlük kıyafetlerimi giydim biraz alışveriş yapmak için çünkü çok açtım.Evimin koridorlarından geçtim ve dış kapıyı açtım.Sonunda temiz havayı teneffüs etmeye başlamıştım.Ve hayvanlarımın sesini artık duyabiliyordum.Bu beni mutlu ediyordu.Bugün pazara bir hayvan olarak gitmek istemedim yürümek daha cazip geliyordu.Yokuştan aşağı koşarak indim.Kendimi durdurmak epey zor oldu ama bunu başardım.Bir kuş çağırdım yanıma.Biraz yemeğe ve suya ihtiyacı olduğuna adım gibi emindim çünkü aklını okuyabiliyordum.Aldım avucumun içine onu.Önce yağmur birikintilerinden biraz su ikram ettim ona daha sonra çocukların oyun oynarken yediği ekmeklerin yere düşen kırıntılarından..Bana minnettar olduğu çok açıktı gülümsedim ve gökyüzüne bıraktım onu.Uçtu gitti gözlerimin önünden.Az kalmıştı şehir merkezine.Yürüdüm yürüdüm..Sonunda gelmiştim.Tanıdıklarıma selam verdim ve hatırlarını sordum.Çok iyilermiş buna sevimdim.Şimdi pazardayım.Biraz ekmek biraz pirinç ve yağ işimi görürdü.Aldım hepsini..Artık evime gitmeliyim.Bir fayton gördüm ve ona bindim.Gidiyoruz.Adamla hiç sohbet edesim yok görünüşe göre o da benimle aynı fikirde.Ağızımızdan çıt çıkmıyor.Yola devam ediyoruz.O da ne bir silah sesi...At korkudan huysuzlanmaya başladı.Çok korktuğunu biliyordum.İçimden ona korkmaması gerektiğini herşeyi yoluna sokacağımı söyledim ama nafile beni dinlemiyordu.Sakinleşmesi için bunu yapmam gerekiyordu.Onun aklına girdim.Artık kontrolümdeydi emrimdışı hiçbir şey yapamazdı artık.Ona durmasını bir köşeye usulca çekilmesini söyledim.Aynen öyle yaptı.Bir köşeye gitti ve öylece duruyordu.Faytoncu adam kızgın bir şekilde..


- Yürüsene be lanet şey ! Öleceğiz burada..!

Diyerek atı sürekli kırbaçlıyordu.Her kırbaç darbesinde onun çektiği acıyı bende çekiyordum.Bu arada silahı ateşleyenler iyice yaklaşıyordu.Bir kırbaç bir kırbaç daha.Artık dayanamıyordum.Arkasından tuttum adamı ve yere fırlattım.Yere düşen kırbacını aldım ve hızlı bir şekilde ona vurmaya başladım.Çok sinirliydim gözlerimden ateş çıkıyordu adeta..Birden durdum.Fayton arabasının arkasına bir ip ve o ipin diğer ucunu adamın beline bağladım.Daha sonra arabadaki erzaklarımı aldım ve bir ağacın dibine bıraktım.Silahı ateşleyenler çok yaklaştı.Ata hemen buradan uzaklaşmasını çok hızlı koşmasını emrettim.Emrime itaat edip koşmaya başladı.Silahlılar yanma geldi.Simsiyah giyinmiş sadece gözleri görünen 3 silahlı adam...Normal bir insan için bu ölüm demekti.Ama benim için eğlenceydi bu..Bu sabah hayvana dönüşmek istemiyordum ama artık mecburum...

-Hey sen kaldır ellerini yukarı.Şimdi seni aramaya geleceğiz.Sakın ters bir hareket yapmaya kalkışma tek kurşunla indiririm seni pislik..!

Hiç konuşmadım köprüyü geçene kadar ayıya dayı demeyi tercih ettim.Yanıma geldiler ve beni aramaya başladılar.Biraz param vardı ve belimde asam.Onlar aramaya devam ederken ben çevreyi gözetliyordum.Ormandaydık.Bize doğru gelen bir troll gördüm.Hemen ona durmasını emrettim ve durdu.Asamı ve paramı aldılar.Tam kaçıcaklardı ki trolle göz kırptım ve adamın birini tuttuğu gibi ikiye böldü.Diğer iki adam bana bakıyordu bense sadece gülüyordum.Sonra trolle döndüler ama yoktu.Ormanda büyük bir sessizlik...Simsiyah dumanlar...Dumanların dağılmasının ardından o dev troll ben olmuştum.Bir elime birini bir elime birini aldım.Yüzüme yaklaştırdım.Çok korkuyorlardı.En ufak hareketimle tüm kemiklerini kıralabilirdim onların.Sol elimdekini inanılmaz bir baskı uygulayarak ezdim ve paramparça oldu diğeri aklını kaçıracak şekilde çığlık atıyordu.Ezdiğimi oradaki aç hayvanlara verdim hepsi deli gibi yemeye başladılar onu.Diğeri ile göz göze geldik.Kocaman bir trolle ne yapabilirdi ki?Çok açtım sabah kahvaltımı yapmamıştım.Bu insan bana saldırmanın bedeli olarak kahvaltım olmayı hak ediyordu.Ağzıma attım ama tadı iğrençti yinede bir trolldüm fark etmezdi.Sağıma ve soluma baktım bunu fark eden başka bir insan yoktu.Tekrar insan formu aldım.Ağacın dibinde ki erzaklarımı,paralarımı ve asamı alıp evimin yolunu tuttum...


Joey'in Günlüğü 2
Lanet olası yağmur sesinden uykumu bozmak zorunda kaldım. Hiçte sevmiyorum ama ne uyuyabileceğim ne de rahat edebileceğim yatağımda. Acaba..Acaba dışarıda ki dostlarım ne haldedir şimdi.. Üşüyorlar mıdır? Islaktır bir de her yerleri. Dışarı çıkıp rastladıklarıma yardım etmek istiyorum. Yatağımdan kalktım ve hemen ayağımın altında ki terlikleri ayağıma geçirdim. Ayağımı yere sürte sürte koridora gittim. Oradan da banyoya geçtim. Yüzümü yıkadım ve aynaya baktım. Kırışıklıklarım... Yine çok belirginler. Ama şimdi bunları düşünmemeliyim. Yüzümü kuruladım ve tekrar odama geçtim. Üzerime kalın bir şeyler ve bir kapşon alıp dışarı çıktım. Evimin önünde ki ağacın altına sığınmış bir kedi... Beni görünce kaçmak istedi lakin ben ona durmasını emrettim. Daha sonra onu kurulabileceğimi ve ısınmasına yardımcı olabileceğimi söyledim. Anlayışla karşıladı beni. Ağacın altından küçük patileriyle yanıma geldi ve ayağıma dolandı. Belli ki yardıma epey ihtiyacı vardı. Eğildim ve hemen onu kucağıma aldım. Okşayarak evime doğru götürmek için ilerlemeye başladım. Kapının gıcırtısı kediyi rahatsız etmiş olmalı ki birden irkildi sonra gözlerime bakıp rahat olacağını anladı. Hemen onu banyoma götürdüm ve havluyu sarıp kurulamaya başladım. Her yerini iyice ovaladım. Daha sonra ısınması için onu, hayvanlar için hazırladığım tulumların bir tanesine koydum. Uykum vardı. Gözlerim kapanıyordu ama çevremde yardım edebileceğim onlarca hayvan vardı nasıl uyuyabilirdim? Kedi bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ama anlamadım. Garip hareketleri vardı. Hemen aklına girdim ve bana teşekkür etmek istediğini anladım. Aklından çıktım ve gülümsedim. Kediyi yalnız bırakmak zorunda kalıp dışarıya gitmeliydim ve öyle yaptım. Kapımın önüne çıktım ve çamurlu botlarımı giydim. Yağmur dinmişti. Yürüyordum... Ve birden ayağıma çok sert bir şey çarptı.. Bu bir kurttu. Bir şeyden kaçıyordu çok açıktı bu.Gözümün önünden uzaklaşmaya başladı. Onu bu kadar korkutan herneyse beni korkutabilirdi.O yüzden hızlı hızlı yürümeye başladım. Ortalıkta hiçbir hayvan yoktu. Bu yüzden herhangi bir saldırıda savunmasız kalabilirdim. Koşmaya başladım. Botlarım çamura saplandığı için hızım kesiliyordu ve yoruluyordum giderek. Ve o korkabileceğim şeyin bana doğru yaklaştığını hissedebiliyordum. Gökyüzünden bir ses duydum. Yukarı baktığım da gördüğüm şey, hayatım boyunca çok az rastlayabileceğim bir şeydi. Baroque Adası'n da bir EJDERHA görmüştüm. Ah, o devasa yaratığın aklına girebilmeyi ne de çok isterdim... Daha hızlı koşmaya başladım. Fakat kanatları ile öylesine bir rüzgar yaratıyordu ki beni uzaklara savurabilirdi. Kıpkırmızı gözlerini görebiliyordum. Ateş topları fırlatan bir ejderha değildi sanırım bu. Şimdiye kadar hiç yakmadı beni ya da yemek için beni küçük buldu diyeyim. Koştum koştum ama nafile ondan kaçmak imkansızdı. Ve sonunda beni gördü. Yere kondu ve o koca ayaklarıyla hızlı hızlı yürümeye başladı. Arkama bakarak koşuyordum ben.. Ah kahretsin o da ne ! Botum çamura saplandı çıkaramıyorum. Botumun ipini çözmeye başladım ayağımı çıkarmak için ama korkudan elim ayağıma dolaşıyordu. Ben onunla uğraşırken o yanıma geldi. Artık hiçbir yere kaçamazdım. Nefes alıp verişi bu soğuk havada beni fena halde terlediyordu. O kırmızı gözler bana bakıyordu. Yaklaştı yaklaştı. Sağa sola baktım ve o kaçan kurdu gördüm. Çok büyük bir sessizlik ve simsiyah dumanlar.. Ejderha dumanları görünce işlerin yolunda gitmediğini anladı ve havalandı. Ben kurt formu almıştım böylelikle daha hızlı kaçabilirdim. Güçlü arka ayaklarımın ön ayaklarıma verdiği hızla koşmaya başladım. Ejderha da beni kovalamaya.. Bu dünyada daha ne isteyebilirdim ki. Aklına girebilmeyi çok istediğim yaratık karşımda. Çok yorgundum. Kurt formundan çıktım. Yapabileceğim tek şey onun ağzına layık bir yemek olabilmekti artık. Diz çöktüm ve o da yere kondu. Gözlerimi kapattım ama suratıma sıçrayan çamurlardan yanıma geldiğini anlamıştım. Gözümü çok hafif açtım ve o koca ağız açık bir şekilde bana geliyordu ve içinde ki ateşi görebiliyordum. Ellerimi yüzüme götürdüm. Sadece bekliyordum. Bekledim bekledim. Gözlerim sımsıkı kapalı fakat bir ejderha midesinde olmadığıma emindim.Gözlerimi açtım kırmızı gözler öylece bana bakıyordu. Yavaş yavaş ayağa kalktım. Hırıltısı çok yüksekti. Bundan çok rahatsız olmuştum ve sinirlendim...

-Kes şu lanet olası hırıltıyı seni koca pislik..!

Kendime inanamadım bir ejderhaya bağırdım. Hırıltısı kesildi. Çok şaşırdım. Yoksa..Yoksa..

-Otur..Otur..Ve bana itaat et. Aklına girebilmeme izin ver..

O koca yığına sözümü dinlettim ve oturdu. Tanrım..! Hayallerimi gerçekleştirdim. Bir ejderhanın aklına girebildim. Çok heyecanlıydım. Onun aklına girebildiğime göre istediğimi yapabilirdim. Hemen arkasını dolanıp kuyruğunda tutunup tırmanmaya başladım. Tırmandım tırmandım.. Sonunda büyük kafasına ulaşabildim.

-Havalan..!

Koca kanatlarını açtı ve havalanmaya başladık. Hızlı bir şekilde gitmeye başladı. Bir ejderhanın kafasında uçuyordum. Bu benim çocukluk hayalimdi.Uçtuk uçtuk ve evime geldik. Ona yere konmasını emrettim ve öyle yaptı. Evimin önüne gittim ve kapıya dayandım. Ona yaşadığı yere geri dönmesini ve beni sık sık ziyaret etmesini emrettim. Ondan onay aldım. Havalandı ve gökyüzünde birden kayboldu. Artık bir ejderhayı kontrol edebiliyordum. Acaba bir gün... Onun formunu alabilir miydim ? Kim bilir...


Joey'in Günlüğü 3
[i]Gece epey geç yatmıştım. Çünkü yorgundum ama sebebini bilmiyordum ve hemen yatıp sadece uyumak istedim. Saat öğlen 12 suları ve ben daha yatıyorum. Artık kalkmalıydım. Çünkü yağmur sesleri beni rahatsız ediyordu. Kalktım terlikleri ayağıma geçirdim ve banyoya yöneldim. Yüzümü yıkadım ellerimi ıslatıp saçlarıma sürdüm. Sonra mutfağa yöneldim ve bir şeyler atıştırdım. Su damlama sesleri geliyordu. Sese doğru ilerledim. Çatıdan su damladığını gördüm. Çok şaşırmadım çünkü bu yaşlı evin onarılmaya ihtiyacı olduğunu biliyordum. Odama gittim günlük kıyafetlerimi aldım. Bir kuşak alıp asamı belime sıkıca doladım düşmesin diye. Koridordan geçip dış kapıya yöneldim. Kapımı açtım ve o çamurlu botları giydim. Şehre gidip onarım için gerekli malzemeleri alacaktım. Evim şehre bir hayli uzaktı. Islık çalarak ormanda ilerliyorum. Botlarımın çamura girip çıkmasından dolayı onları göremiyordum. Şehire böyle gidemezdim ve büyük bir yaprak aramaya koyuldum. Yere baka baka ilerliyordum ve istediğim gibi bir yaprak buldum. Bir köşeye çekildim. Eğildim ve o yaprak ile botlarımı sildim. Tekrar yola koyuldum. Yürüdüm yürüdüm ama gidilecek daha çok yolum vardı. Böyle durumlar da iyi ki normal bir insan değilim diyorum kendime. Gökyüzüne baktım ve bir kuş gördüm. Sessizlik ve siyah dumanların eşliğinde kuş formu aldım. Ah işte bu huzur başka hiçbir şeyde yoktu. O tatlı serinlikte ki rüzgar kanatlarıma doluyordu. Havada biraz süzülmek istiyordum ve bunu yaptım. Öylesine bir özgürlüktü ki sürekli bu formda kalabilirdim. Ama yapılması gereken işlerim vardı. Susadım. Yere kondum ve bir su birikintisinden su içtim. Tekrar havalandım ve şehre doğru yola koyuldum. Sonunda şehre ulaştım. Bir ağacın arkasına kondum ve insan formu aldım. Sonra kuş uçup gitti. Bana lazım olan malzemeleri almak için etrafı gözlemliyordum. Öncelikle bir çekiç ve baltaya ihtiyacım vardı. Bir oduncu gördüm ve bu malzemelerin onda olabileceğini tahmin ettim. Dükkana girdim..

Joey:Merhaba dostum. Kolay gelsin.

Oduncu:Merhaba,hoşgeldiniz.

Joey:eee..Bir balta ve çekice ihtiyacım var..

Oduncu:Bayım..Size bir çekiç ve balta vereceğim ama 100BR'niz varsa.[Gülümser]

Joey:Sen bana malzemeleri ver para konusu düşünme. Bekle. Bir kese kadar da çiviye ihtiyacım var.

Oduncu:Hemen getiriyorum Bayım..

Oduncu malzemeleri getirmeye gitti. Bende etrafı süzmeye başladım. Burada ki insanların fakir olduğunu düşünmeye başladım. Çünkü nasıl bir şey istediğimi sormayıp, ne kadar paraya ihtiyacı olduğunu söyledi. Adam bir torbada istediklerim ile birlikte geldi...

Oduncu:Buyrun Bayım,istedikleriniz...

Joey:Ver bakalım.[Kesemden 100 BR kadar para çıkardım, adama uzattım ve aldı.]

Oduncu:Teşekkürler Bayım bir daha beklerim.

Sadece gülümsedim ve dükkandan çıktım. Ah unuttum. Dükkana geri girdim ve 10 BR kadar para ile bir de sağlam bir ip aldım. Onu da torbaya koydum. Bu kadar malzeme işimi görebilirdi. Torbanın ucunu tek elimle tutarak omzuma attım ve ilerlemeye başladım. Şehrin çıkışında başıboş bir at gördüm. İşte tam istediğim şeydi. Lord Of Minds ile önce aklına girip olduğu gibi durmasını ve benden korkmamasını söyledim. Öyle yaptı ve sadece duruyordu. Torbadan ipi aldım ve torbayı iple atın beline bağladım. Evime gidene kadar bu ona acı verebilirdi. Bu yüzden Human Or Animal ile onun formuna girdim. Evime doğru hızla koşmaya başladım. Ağaçların arasından süratle ilerliyordum bu arada tahmin ettiğim şey başıma geldi. İp acı vermeye başladı. Daha çok hızlandım. Az kaldı. Biraz daha dayanmalıydım. Koştum koştum ve nihayet evime ulaştım. İnsan formu aldım ve ipi çözüp torbayı aldım. Ata yaşadığı yere gitmesini emrettim ve yola koyuldu. Bende işime başlamalıydım. Önce baltayı alıp odun elde etmek için ağaç kesmeliydim. İşim zor olacaktı. Düşündüğüm şeyi yapmak için çok ağaca ihtiyacım vardı. Onlara zarar vermek istemiyordum ama bunu yapmak zorundaydım. Bir ağaç kestirdim gözüme ve vurmaya başladım...

3 SAAT SONRA [16:00 pazarda bir saat oyalandım saat orada 13:00 idi.]

Çevremde ki ve onun dışında bir kaç ağaç daha kestim. Hepsini bir araya topladım. Sıra çatıya çıkıp eski odunları kaldırmakta. Çatıya çıktım ve odunları bir bir alıp aşağıya atmaya başladım. Çatıda şuan hiç odun yoktu. Yeni kestiğim odunları tek tek alıp çatıya çıkarıp yatay ve dikey şekilde çatıya dizmeliydim...

5.30 SAAT SONRA[21:30]

Çatıdaki işim bitti. Çatımdam bir damla su geçemezdi artık. Çatıdan rastgele savurduğum odunları bir araya toplamak için aşağı indim. Onları bir araya topladım. Kışın ısınmak için onlara ihtiyacım olacaktı. Çok ama çok yorgundum. Evime girdim. Bir duş alıp hemen yatmak istiyordum. Duş aldım. Saat tahminen 23:15 suları. Hemen yattım ve yatar yatmaz uykuya daldım...





NOT:Nasıl hayvan formu aldığımı anlatmak istiyorum.Human Or Animal yeteneğini kullanabilmem için bir hayvanı görmem gerekiyor.Ama çölde kolay kolay hayvan bulamayacağım için serapta hayvan görmem yeterli oluyor.Hayvanı gördüğüm anda ben siyah duman şekli alıyorum ve hayvanın kafasından vücuduna yayılıyorum ve onun bedenini ele geçirmiş oluyorum.Yani o yok olmuyor sadece istediğim süre kadar onun bedenini ele geçirebiliyorum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dave 'Arnold' Venus
Foruma Isınan Üye
Dave 'Arnold' Venus


Mesaj Sayısı : 68
Kayıt tarihi : 30/06/12
Yaş : 29

Joey Taylor'ın Günlüğü. Empty
MesajKonu: Geri: Joey Taylor'ın Günlüğü.   Joey Taylor'ın Günlüğü. EmptyC.tesi Tem. 21, 2012 4:19 pm

Sıradan bir gün. Kafamda bugünün yapılacaklarını planlıyordum. Önce kahvaltı sonra biraz koşu biraz alışveriş falan.. Planladığım gibi yapacaktım. Yatağımdan kalktım ardından hemen ayağımın altındaki terliklerimi ayağıma geçirdim. Mutfağıma gittim ve sıcak su hazırlamak için ocağı yaktım. Cezvenin içine biraz su 2-3 kaşık kahve ve 1 kaşık şeker attım. O hazırlanırken ben banyoya gittim. Yüzümü yıkadım. Ve tekrar mutfağa döndüm. Kahvem hazır olmuştu. Kahvaltılık bir şeyler hazırladım ve artık yemeye başlayabilirdim. Yarım saat kadar kahvaltı mı yaptım ve tekrar banyoya döndüm. Dişlerimi fırçaladım, ılık bir duş aldım ve odama döndüm. Günlük kıyafetlerimi giydim. Her zaman ki gibi asamı alıp bir kuşağa, o kuşağı da belime doladım. Artık botlarımı kaldırıp yazlık bir ayakkabımı almalıydım. Şehre kadar ayakkabı olmadan gidemezdim. İşte yeteneğim burada devreye giriyordu. Bugün bir kuş olmak istemedi canım nedense. Halbuki uçmak en zevk aldığım şeylerdendi. Biraz yürüdüm. Ormanda hızlı bir hayvana rastlayabilirdim. İlerledim ilerledim. Ağaçların arasından sesler geliyordu. Yavaşça oraya yöneldim. Oraya yakın bir sarmaşığın yapraklarını araladım. Ve tüyleri çok güzel görünen bir kurt gördüm. Hızlı bir hayvandı. Ona dönüşüp gidebilirdim şehre. Ve etrafımdakiler hiçbir şey duyamayacak kadar sessizleşti ortalık. Ben siyah parıltılı bir duman şekli almıştım. Ve kurdun kafasından yavaşça tüm vücuduna yayıldım. Artık kurt formu almıştım. Koşmaya başladım. Tüylerimin rüzgarda nasıl dalgalandığını hissedebiliyordum. Hızla şehre doğru ilerliyordum. Çok az kaldı. Şehre bu kılıkta giremezdim. İnsan formu aldığımda bu hayvanı öldürebilirlerdi cani insanlar. Ormanın çıkışına az kala insan formu aldım. Kurda buralarda beni beklemesini ancak ormanın dışına çıkmaması gerektiğini söyledim. Pazara yöneldim. Eski bir ayakkabıcı vardı. Girdim…

Joey:Merhaba kolay gelsin. Benim için yazlık ayakkabın var mı babalık?

Ayakkabıcı:Hoş geldin evlat. Bende her tür ayakkabı bulunur. Bak. İstediğini beğen,al.


[i]Biraz bakındım. Güzel ayakkabılar vardı ama işeme yarayacak olanları arıyordum. Sonunda bir çift tam istediğim gibi bir ayakkabı buldum. Fiyatını sordum ve 150BR olduğunu söyledi. Uygundu. Parasını verdim ve ayakkabıyı hemen orada giydim. Ayakkabıcıdan çıktım. Ormana girdim ve biraz koşu yaptım. Sonra kurdu buldum. Ortalık yine sessizleşti. Ben yine siyah dumanlar şekli aldım kurt formu aldım. Uzun bir yolculuktan sonra evime döndüm. Hemen odama girdim ve uykuya daldım.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Joey Taylor'ın Günlüğü.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Joey Jefferson.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Baroque :: Yaz Kısmı/Çöl-
Buraya geçin: